İzleyiciler

Arz-ı Mev'ud Gerçekleşecek mi?



İran’a saldırı, sadece, bölgenin enerji kaynaklarını kontrol altında tutma ya da İran’ın nükleer silah elde etmesini önleme amacını ötesinde olacaktır. Zira, 111 yıl önce alınan ‘100 yıl içinde Arz-ı Mevud’un gerçekleştirilmesi’ henüz gerçekleştirilemedi. Arz-ı Mevud için girişilecek bir savaş, bir anlamda var olma ya da yok olma anlamına geliyor.

HERŞEY BASEL’DEKİ SİYONİST KONGRE’DE BAŞLAMIŞTI

Basel’de 1897’de toplanan Birinci Siyonist Kongresi’nde alınan kararların başında 50 yıl içerisinde Filistin toprakları üzerinde İsrail devletinin kurulması, 100 yıl içerisinde de Türkiye’nin Güneydoğu’sunu da içine alan Nil’den Fırat’a kadar ‘Büyük İsrail’ devletinin kurulması kararlaştırılmıştı.

İLK KARAR ZAMANINDA GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Amerika ve Avrupa’daki Yahudi sermayedarların çabası sonucu Birinci ve İkinci Dünya Savaşları öncesi ve sonrasında Filistin’e başlatılan göç ve ardından yine bu sermayedarların Batı’da kurdukları lobi sayesinde 50 sene içerisinde İsrail devleti kuruldu.

REFAH VE HİZBULLAH’IN ORTAYA ÇIKMASI

İlki başarıyla gerçekleştirilen Siyonist Kongre kararlarının ikincisi olan Arz-ı Mevud ya da vaad edilmiş topraklarda Büyük İsrail’in kurulması ise 1990’ların sonlarında gerçekleşmesi gerekiyordu. Ancak 2008’in ortasında olmamıza rağmen, henüz Büyük İsrail kurulamadı ve Mesih’in dünyaya dönmesi gecikti. Kimilerine göre, Türkiye’de ya da diğer Ortadoğu ülkelerindeki iç ya da dış siyasi gelişmeler, Birinci Siyonist Kongresi’nde alınan kararlarla yakından ilişkili. 1996’da Türkiye’de Refah Partisi’nin iktidara gelmesi, Lübnan’da Hizbullah’ın güçlenmesi gibi etkenler, birçok siyasi uzman tarafından Büyük İsrail’in kurulmasını engellediği ya da en azından geciktirdiği şeklinde yorumlanıyor.

PLAN GECİKTİKÇE, ENDİŞELER ARTIYOR

111 yıl önce alınan ve 100 yıl içinde gerçekleştirilmesi planlanan Büyük İsrail ideali, Siyonist Yahudileri endişelendiriyor. Zira, İsrail’in son dönemde ABD’ye İran’a saldırması konusunda yaptığı ve baskı ve yine kendisinin İran’a yönelik retoriğini sertleştirmesi, gecikmiş bir planın bir an önce gerçekleştirilmesi amacına da bağlanabilir.

PETROLLER VE NÜKLEER SİLAHLAR TEK BAŞINA AÇIKLAMIYOR

ABD ya da İsrail’in İran’a yönelik saldırı planı, tek başına bölge petrollerini kontrol altında tutma ya da İran’ın nükleer silah elde etmesini engellemeye yönelik bir çaba olarak açıklanamaz. Zira, İran şimdiye kadar Uluslar arası Atom Enerjisi ve Batılı devletlerle işbirliği yapmaya hazır olduğunu defalarca dile getirmesine rağmen, ABD ve İsrail’in tonu sertleşen tehditleri, Mesih’i bekleyen ve geciktikçe endişelenen Siyonist laik Yahudiler ile Siyonist dindar Yahudilerin 111 yıl önce alınmış bir kararı hayata geçirme çabasıyla açıklanabilir.

VAR OLMA YA DA YOK OLMA MÜCADELESİ OLACAKTIR

İran’a yönelik bir saldırı, bir anlamda tüm bölgeyi içine alacak bir Üçüncü Dünya Savaşı, hatta daha da ötesi, birileri için kıyamete kadar var olma, diğerleri içinse kıyamete kadar köle ya da yok olma anlamı taşıyacaktır. Arz-ı Mevud için bastıran ABD ve İsrail, bunu gerçekleştiremezse, Batı’nın temelini oluşturan Hıristiyan-Yahudi medeniyeti üstünlüğünü kaybedecek ve üstünlük yeniden İslam’a geçecektir. İran’a saldırı, var olma ya da yok olma anlamı taşıyor. Ancak yok olma riski bile İsrail’i planından vazgeçiremiyor.

itibarhaber

Hiç yorum yok: