İzleyiciler

11 Eylül´ün Gerçekleri


ABD dünyayı aldatmaya devam ediyor.. Tam da aya ayak basma yalanının bu günlerde ortaya çıkması iyi bir tevafuktu..

Zaten kuşku ile bakılan 11 Eylül terör eyleminin de bir oyun olduğu artık ortaya çıktı.. Haber şöyle: “Üç amatör gencin çektiği belegesel internette izlenme rakorları kırıyor. Tüm resmi tezleri çürüten 80 dakikalık film, 11 Eylül saldırılarının büyük bir senaryo olduğunu iddia ediyor. ABD'de üç genç, 6 bin dolar maliyetle çektikleri 11 Eylül belgeseli ile kafalardaki terör algısını bütünüyle değiştirdi. İkiz Kuleler'e ve Pentagon'a çarpan uçaklarla düşündürücü komplo teorilerini sıralayan 'Loose Change' belgeseli, internetin bir numaralı arama motoru Google tarafından da ücretsiz servise kondu.” Biliyorum böyle bir iddia Apo’nun devlet memuru olduğu, PKK’nın devlet tarafından örgütlendiği gibi bir iddia.. Saddamın bu gün içeride olması, dün bir arada çalıştıkları gerçeğini ortadan kaldırmaz. Noriega da öyle değil mi idi? Siyasette vefa yoktur. Eski dostların düşman olmaları nadirattan değildir siyasette.

Devletler, bizde de olduğu gibi, bazan birilerini yola getirmek için, sağa sola üç beş bomba attırabilirler.. Darbe şartlarının oluşması için birileri teröre davetiye çıkartabilir..

Bunun adına kontrollü bunalım stratejisi diyorlar.. Yani bulanık suda balık avlama hikayesi.. Tavşana kaç, tazıya tut der gibi bir şey işte..
Devletler genelde böyle şeyler yaparlar.. Bir emekli generalin itirafları sizi şaşırtmamalı aslında..

Bush Irakı Saddam rejiminden kurtardığını söylüyor.. Getirdiği özgürlük, demokrasi ve refah ortada. Aslında Saddamı Irak halkının başına bela edenler de ABD, İngiltere ve Rusya değil mi idi? Onun cinayetlerini de aslında bu ülkelere fatura etmek gerek.

Irakın sözde batıyı tehdit ettiği söylenen cehennem topunu veren ya da Halepçede kullanılan kimyasalları veren kimdi?

Bush ve Blairin Demokrasi, özgürlük dedikleri şey, Haçlı diktatoryasına boyun eğmemizdir.. Demokrasi onlar için makyaj malzemesi.. Karşımızda melek maskeli bir şeytan duruyor.. Onların zenginlikleri bizim yoksulluğumuz kadar büyük. Onların serveti bizden çaldıklarından oluşuyor..

Batı uygarlığı dedikleri soygun düzeni, dört büyük ırktan Kızılderilileri katletti. Siyah ırkı köleleştirdi. Afrikadan köle ihracında kullandıkları Liman şehrinin adını Liberya koydular. Yani Özgürlükler ülkesi ya da özgürlüklere açılan kapı. Batının Özgürlükten anladığı işte bu!

Lumumbayı ben öldürmedim. Cesedini asit kazanına atıp eriten de ben değildim. Tüm Asya halklarını köleleştiren de ben değilim.. Engizisyonları da ben kurmadım..

Onlar bizi şeytanın çocukları olarak görüyorlar.. Luther böyle söylüyor..

Çevrenize baktığınızda gördüğünüz, aç, cahil, üstü başı pasaklı , çöp tenekelerinde yemek için ekmek artığı arayan çocuklar, aslında batının refah ve mutluluğunun harcını karıştırıyorlar.

Batı uygarlığının arkasında, bu zenginliğin ve ihtişamın arkasında Kızıldeirli kanı, siyah insanın gözyaşı ve sarı ırkın çalınan alınterleri var..

Son yüzyılda insanlığa 3 dünya savaşı armağan ettiler, dördüncüsünün de finyesini patlatmaya çalışıyorlar.. 1. sinde Osmanlı imparatorluğu yıkıldı. 2. sinde bölgeyi kendi aralarında paylaştılar.. Aynı toprağın çocuklarının arasına hayali sınırlar çizdiler.. Kendileri ile işbirliği yapıp halkına ihanet eden aşiretlerin çocuklarına iktidar verdiler. Ve onlar için halkın inanç, tarih ve kültür değerlerine yabancı rejimler icad ettiler.. Şimdi BOP diye, yeniden bu sınırları değiştirmek, iktidarları ve rejimleri gözden geçirmek istiyorlar..

Batılılar son yüzyılda, havayı, suyu ve toprağı kirlettiler.. Son yüzyıl, insanlık tarihinin en dramatik dönemlerinden biri idi..

ABD terörizme karşı savaşıyormuş! En büyük Terörist kendisi aslında.. ABD nin terörist ilan ettiklerinin çoğu bizim için birer özgürlük savaşçısı.. ABD li generaller yeni savaş stratejilerini açıklarken, soğuk savaşa gönderme yaparak “Eski soğuk savaşta, ideolojimizi Komunist ideolojiye karşı mobilize etmiştik. Yeni soğuk savaş değerler savaşıdır.. Bu demokratik değerlerimizi yayma ve yerleştirme savaşıdır.” Evet bu kadar ABD ile stratejik ortaklığın bir başka açıdan anlamı bu..

Yaşadığımız olaylar yeni bir saçlı saldırısı ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor..

Sağcı Kapitalist Bush’un stratejik ortağı Solcu Blair ne diyor: “Terörizme karşı verilen savaş küresel değerler için verilen küresel bir savaştır.. Bu savaşın amacı İslamın kendi içinde ve dış ilişkilerinde modernleşmesini sağlamaktır.. Bu savaş, kendi değerler sistemimizin onların değerler sistemini yenecek kadar güçlü, ilkeli ve cazip olup olmadığını da bize gösterecektir..”

Evet evet, bu bir savaş. İslama ve Müslümanlara karşı sürdürülen “Tarihin sonu”nu getirecek bir dinler arası savaş.. Diyalog dedikleri, kendi bizim kendi değerler sistemine tabiiyetimizi ikrar sadedinde bir şey.. Bizden karşı çıkmamız şöyle dursun, eleştirmemizi, soru sormamızı bile istemiyorlar. “İşittik ve kabul ettik” dememizi istiyorlar.. Yoksa topyekun bir savaşla tehdit ediyorlar..

Tehdit algılamaları belli. İslam ve Müslümanlar. Tehdidin rengi artık “Kızıl” değil “Yeşil”! 28 Şubatçı medyanın ilan ettiği “topyekun savaş” ve bu çerçevede örgütlenen irtica yaygaraları , başörtüsü yasağı, laiklik tartışmaları sakın yeni Amerikan ve İngiliz mandacıların yerli neo-con’ların eseri olmasın! Sizce İsrail bu işin neresindedir?

Bir yalan rüzgarı içinde savruluyoruz.

Bilmiyorum, bizim solcular, Aleviler, Laikçiler, o kötü gün geldiğinde (Allah korusun) kendilerinin bağışlanacaklarını mı sanıyorlar.. Hiç sanmam.. Besledikleri kargalar önce onların gözlerini oyar..
Sırplar, Boşnak köylerini bastıklarında, solcu ve liberal ayrımı yapmadılar..

ABD bizi AB içinde ve bölgede ne için yanında görmek istediğini açıklamak için bu kadarı yeter mi?

Benden hatırlatması!

Selam ve dua ile.

 

Abdurrahman Dilipak

Hiç yorum yok: